YALÇIN DİNÇ

Bir bakalım taşımalı eğitimin getirdiğine.
Yüzlerce araç ilçelere örgenci taşıyor, çocuklar erkenden kalkıp minibüslerin gelmesini bekliyor.
Ve üç beş kişi para kazanıyor, malı götürüyor.
Her ay taşımalı eğitim için öğrencilerin ilçelere taşınmasına milyonlarca para ödeniyor.
Öğlen yemekleri için devletin sırtından tonlarca para harcanıyor.
Zaten eğitim öğretim iyice taban yaptı. Sınıflar kalabalıklaştı.  
Öğretmen yok, öğretmen olmayıp yüksek okul bitiren insanlara öğretmenlik yaptırılıyor.
Küçücük çocuklar yollarda perişanlık çekiyor.
Her gün yol yorgunluğu. Gel sen bu çocukların okumasını bekle
Bir de öğrenci taşıyan araçlar ve şoförleri var.
Eğer herkes köyüne dönsün diyorsanız, ilk önce bu taşımalı eğitime son vermeniz gerek.
ARTIK KÖYLER BOŞALIYOR, GELİN BAKIN.  BÜYÜKŞEHİRLERE GÖÇ HIZLANDI.
Her köyde okul var lojman var. Tamir ettirin. 
Öğretmen atayın, zorunlu atama yapıp en az üç yıl gibi köylerde kalma zorunluluğu getirin.
Her köyde okul var dedik bunları faaliyete geçirin atanacak öğretmenlerin köylerde kalmasını sağlayın.
Bakın o zaman köylerden yaşam sağlarsınız.
Öğretmenler köyde kaldığı zaman o köylerde yaşam ve kültürel faaliyetlerde olacaktır.
Taşımalı eğitim için milyonlar harcanıyor bu paraları köylerin büyümesi için harcasanız şehirlere göç önlenir ve köyler yaşanır hale gelirse de, insanlar zaten büyük şehirlerden kalabalıktan bıkmış, hemen köylerine dönecektir.
Her şeyin yerinde olması gibi güzel şey var mı?
Nasıl devletimiz taşeron işçi işinin yanlış olduğu görüp döndüyse, taşımalı eğitimde yanlış olup bu yanlıştan dönülmesi lazımdır.
Zaten köylerin alt yapılarının yüzde doksanı bitti. Gelin köyleri yaşanır hale getirelim, bu vatan bizim. Bu çocuklar bizim.
Köylerimiz sakin, sessiz, huzurlu insanların kafalarını dinleyecekleri güzel yerler.
Köylümüz doğal yağ üretsin, kaliteli peynirler ve yumurtalar yiyelim, hormonsuz tavuklar yiyelim.
Taşıma suyla değirmen dönmez.